12 Eylül 2012 Çarşamba

Tekirdağ/Kumbağ Çıkarması

İzmir'den misafirlerimiz geldi bizim bugün. Ben İzmir'deyken en ufak bir şeyde sürekli onların yanında bulurum kendimi. Bu sefer onları misafir etme sırası bizde :)
Annemle kardeş çocuklarıdırlar. Yani yeterince yakınız.
Onların evinde kaldığım günlerden birinde yazdığım blog yazısı için, buraya tık tık.

Benim ananem ve dedem, her yıl ilkbahardan sonbaharın sonlarına kadar Tekirdağ'ın Kumbağ beldesinde yaşarlar. Hazır misafirlerimiz İstanbul'a kadar gelmişken, bizim yaşlılara bir sürpriz yapalım dedik ve yollara attık kendimizi.
*Bu yazı çook çok fotoğraf barındırır. Önceden uyarı :)



Hatun attı bizi arabasına ve çıktık yola.
Benim sülalem de benim gibi yolu, yolculuğu seven insanlar, o yüzden kararın bir anda verilmesi hiç sorun olmadı.
Kimlere çektiğim belli sanırım :)


Koltuk aralarından bir deniz fotoğrafı almak istedim ama, başarılı olabildim mi bilemiyorum.
Benzincilerde, mola yerlerinde duraklayarak gittik.


Sonunda, yaklaşık 15 yılımın abartısız her yazını geçirdiğim Kumbağ'a vardık.
Her yıl 3 ay kalıp da, sonraları uzun süre kalma oranı biraz daha azaldığından geçen yıl en son 3 güne düşmüştü sanırım.
Hiçbir şey değişmemiş, sadece bu mevsimde sokaklarda yeller esiyor.


Ortadaki ablam ve benim iki kuzenim.
Anane ve dedem bizi görünce çok şaşırdılar.
Şaşkınlıktan ananem ağlamayı bile unutmuş, öyle söylüyor :)
"Ama ben sizi çok özlemiştim, ağlıcaktım!"


Ailecek oturduğumuz sofra böyleydi.

Ama burda asıl dikkat edilmesi gereken durum, ananem.
Dikkatle bakınız.
Bir kaç fotoğrafı bir arada koydum ki, duruma açıkça şahit olun diye.

Ananem şimdiye kadarki hiçbir fotoğrafında, düzgün bir şekilde kadraja doğru bakmamıştır.
Görüldüğü üzre bu karelerde de olduğu gibi biz hepimiz poz verip gülümserken, o mutlaka o an bir şey söylüyordur.
Bu yüzden ananemle hiç düzgün bir fotoğrafım yok :)
Ya ağzı yamuktur, ya başı çevriliktir, ya tam derdini anlatacaktır ama fotoğraf çoktan çekilmiştir.
Sonra da, "eh mori, beklemiyosunuz ki ben de poz vereyim" :)
Bu kadın beni öldürüyor :)


Oysa ki dedeme bakın, biraz sert görünür ama normalde değildir, gerçekten. Biraz yani.
Sinirlendiğinde ettiği tek küfür "gübre"dir mesela.
Susun gübre demek çok ayıp.
Tamam bu fotoğrafta o da bakmamış hem.
Bugün ne olduysa karı koca onlara :)


Ve bizim odaya girdiğimde, beklediğim görüntüyle karşılaşmam müthişti!
Ananemin kış için hazırlıkları.
Göçmenlerde kori olarak tabir ettiğimiz, ama normalde sanırım ev makarnası diye bilinen bu kurutulmuş kesmeler!
Ananem her seferinde çeşit çeşit yapar bunlardan.
Biri ilk fotoğraftaki gibi daha geniş kesilmiş (biz daha çok bunu kullanırız), altındakiyse onun ince hali.
Diğeriyse kurutulmuş yufka, o daha sonradan ıslatılıp dürüm şeklinde yenilir ki, bir kaç tanesi mideye indi bile.
Son karedekiyse, bizde beyaz tırhana olarak bilinir. Yani eğer normal bir ismi varsa, bilmiyorum. Böyle lapa bir şekilde yapılıp yenilir.
Ben bunları çiğ yemeye bayılırım, bayram ettim diyebilirim :)


Sonra gençler olarak limanda aldık soluğu.
Evet kesinlikle bıraktığım gibi, olağanüstü.


Gökyüzü bile başka geldi bana bugün, huzur vermek için dizilmişler sanki bulutlar.


Ve bizim liman ritüelimiz.
Yazları her akşam mutlaka uğrar, muzlu çay ve dut çayı içtikten sonra eve dönerdik.
Tadı hala damağımda.


Büyük kuzen Yalova'da yaşıyor. En son 5-6 yıl önce bir araya gelebilmiştik.
Tekirdağ'da yine buralarda çekildiğimiz ergenlik fotoğraflarımız tedavülden kalksın istedik :)


Bazen hangimizin abla olduğu hiç belli olmuyor.
Böyle ufacık bir ablası olan var mı?


Zümrüt(Eda'nın ananesi) ve Makbule(benim ananem) duruşlarımız.
Evet, minik Zümrüt ve Makbule.


Bu da Fransızların kullandığı eski şaraphane.
Abim beni burada az korkutmamıştı, hala önünden geçerken hatırlıyorum.
Bir sürü peri masalı, kabusum olduğu doğrudur.
Yok eskiden burada insanlara işkence edilimiş de, geceleri insanların çığlıkları hala duyuluyormuş da, yok sonra da içerde hükümetin gizli belgeleri varmış hepsi sandıkların içinde tutuluyormuş da! Evet, bence de çüş.
Hayal gücünü seveyim ben onun.


Ablamın sanatsal çalışması.
Çok büyük keyif aldı :)


Kayalıklarda oturup yad ettik eski günleri.
Bunlar da pabuçlar.



İşte bu koskocaman gün böyle geçti.
Ananem ve dedemi aylardır görmediğim için, onları mutlu etmek çok iyi geldi.
Zaten aklımda olan bir şeydi, şimdi de yalnız gitmemiş oldum.
Bana iyi gelecek şeyleri yapmaya çalışıyorum şu sıralar.

Ha bir de, duygularımı gizlemekte usta gibi görünüyorum öyle değil mi?

9 yorum:

  1. Bazen senin yaşamına özeniyorum, sonra düşünüyorum, asıl özenmem gereken cıvıl cıvıl oluşun. En minik şeyden bile bir mutluluk, güzel anılar çıkarabiliyorsun.

    YanıtlaSil
  2. Aman Tanrı'mm, kori!!
    Benim büyük anneannem de yaparmış bunlardan, anneannem anlatıp durur hep :))
    Fotoğrafların hepsi birbirinden güzel, bayıldım :) Çok güzel bir gezi olmuş :))

    YanıtlaSil
  3. enaam ablan ne tatlı ya bir de benzeşiyorsunuz gerçekten..

    dedenin küfürüne bayıldım.. modern küfür anlayışlarına posmodern olarak yaklaşmış amcam benim..

    en çok da ananelerinizi taklit ettiğiniz yerde güldüm :)

    o şaraphanelerden ben de pek korkarım amanın..

    duyularını öyle bir gizlemişsin gi acaba hangi duyguyu gizliyor diye düşündüm.. beynim fattal error verdi.

    YanıtlaSil
  4. canım çok güzel ve dolu dolu bir post olmuş :) benim ablamda ben kısadır hatta bir hayli minyondur :))

    YanıtlaSil
  5. Cessie; Çok teşekkür ederim böyle düşündüğün için Cessie, ama ne bileyim öyle özenilecek bir hayatım da yok sanırım. Elimden geldiğince her durumda mutlu olmaya çalışıyorum sadece, aksi halde yaşayamam galiba. Hayata bakış açım bu şekilde belki de.

    Düş Kızı; hemşerim! ananelerin ellerinden çıkar böyle zaten. teşekkür ederimm :)

    memento mori; ahaahah, biz de eğlenmiştik. ananeler işte :) aha, tamam amacıma ulaşmışım madem o bile belli olmuyor. fattal demiş ya, konuşma tarzını seveyim :)

    Gülsüm Pelin Şipka; :) harika, demek başka ablalar da varmış :)

    YanıtlaSil
  6. Ben çok eğlendim bu yazını okurken, fotolara bakarken. Benim anneanne dedemler çok tanıyamadan vefat ettiler, o yüzden seni böyle onlarla görünce duygulandım biraz :) Bu arada bence hakketen duygularını çok iyi gizliyorsun, hem çok neşeli mutlu görünüyorsun ama bunun arkasındaki duyguların yazılarından anlaşılıyor :) Böyle duygularını gizleyen insanlar güçlü insanlarmış, ben pek çok postunu okurken bunu düşünmüşümdür hep.Allah hiç ayırmasın sizi, büyükanne ve dedene de Allah sağlıklı uzun ömürler versin :)

    YanıtlaSil
  7. drwilldone; Seni üzdüysem özür dilerim :(
    ama benimkilere de kendi büyüklerinmiş gibi bakabilirsin :)
    çok mutlu oldum eğlendiğine :) Öyle güçlüler midir dersin? bilmiyorum ki, fotoğraflarda gizleyebiliyorum ama yazılarda kendimi ele veriyorum tabi.
    çoook teşekkür ederim güzel dileklerin için :)

    YanıtlaSil
  8. bloğunu yeni keşfettim ben. o kesmeleri görünce de dayanamadım yorum yazıyorum. o kışlık hazırlıklardan büyük keyif alırım ben bizde çok yaparız. oyun gibi gelir bana hep makarna kesilecek dendi mi bende bir heyecan bir heyecan. onları öyle kıtır kıtır yemek keyfi yok mu!
    neyse bloğunu çok sevdim takibe de aldım. düşen çenemi de alıp uzaklaşıyorum :)

    YanıtlaSil
  9. tuce; aynen, çiğ yemek her daim güzeldir! bir de tarhana işi var bunun. çiğ hamurun o güzelliği!

    hoşgeldin :)

    YanıtlaSil

"Kaybettiği her şeyi geri alma derdindeydi, kayıplarının sonu yoktu, hayat sonsuza kadar böyle devam edecekti."
Jack Kerouac