26 Nisan 2012 Perşembe

İyi Dostlar Biriktirdim, Hepsi Ailem Oldu


Onlar için bunu demişim uzun zaman önce..
Çoğu zaman kilometrelerce uzakta da olsan, arkanda her zaman için böyle insanların olduğunu bilmek özel hissettiriyor insana.
Bugün onlarla geçen en güzel günlerdendi.
En güzel insanlar işte.

21 Nisan 2012 Cumartesi

Kafamda Çalanlar #8 / Noel Gallagher - Talk Tonight


İstanbul'dan merhabalar diyorum..
Uzun süredir kafamda çalanları paylaşmadığımı fark ettim.
Talk Tonight aslında o kadar çok şey anlatır ki.
İyi dinlemeler..

17 Nisan 2012 Salı

Esaretin Bitimine İki Kala..

Amma uzun zaman olmuş yazmayalı. Bir daha final döneminde de olsam karalayacağım bir şeyler. Nasıl özlemişim.
Evet esaretin bitmesine iki sınav kaldı sadece. Ondan sonra özgürüm. İstanbul'a gitmek üzere de yolcuyum.
 Bu dönem boyunca deli gibi yedim içtim sanırım. 
Uyku düzensizliğinden göz kapaklarım ağırıyor artık. 
Neyse ki bitti biticek, sabır..


Lila Pause en çok sevdiğim çikolatadır, toblerone'un yeri ayrı tabi küçüklüğümün çikolatası.
Cafe Crown'un lattesine de ablam alıştırdı beni. Şükür ki her yerde bulunabilen bir kahve haline geldi.
Sınav sonrası ödüllendiriyorum kendimi de ben.
Ha yoğurt ne alaka derseniz, o gün ne yedim de onu aldım hatırlamıyorum.
Ama ayran kabında gibi yapmışlar onu da tek yiyimlik, çok mantıklı.


Kitaplaşma etkinliğinde Ayda Hanım'dan gelen paketim bayadır bekliyordu yazılarım gibi.
İlk defa duyduğumu söyleyebilirim. Okumak için can atıyorum.
Yanına bir de kitap okuma lambası ve güzel bir rozet koymuş. 
Çok mutlu oldum ve tekrar teşekkürlerimi iletiyorum..


Bakın Pınar sularının üzerine ne koymuşlar :)
Kipa'da dolanırken denk geldim buna, orda bırakır mıyım hiç..

İyi kötü böyleyim birkaç gündür. Artık uzun ara vermek yok bir daha.
Ne kadar alışmışım meğer bu bloga.
Umarım herkesin günleri stressiz ve bol uykulu geçmiştir, benimkinin tam tersine ..

4 Nisan 2012 Çarşamba

Günler Bitmesin..

Ne çabuk geçiyor günler gibi klasik bir tavırdayım şu sıralar
Adam akıllı oturup bir şeyler yazamıyorum buraya, dizilerim, kitaplarımsa hep yarım..
Sınavları düşünmekten anı yaşayamıyorum çünkü.
Kazık kadar oldum, hala her dönem kafamı karıştırıcak bir şeyler buluyorum
Bir rahat ol dimi, bir düzgün düşün..



Sessiz bir cafe keşfetmenin verdiği mutlulukla, ders çalışmak için yayıldık bir güzel köşkümsü cafenin bir odasına. Her yer eski püskü şeylerle dolu, ne güzel..
Bu da geldi kucağımıza kıvrıldı bir güzel..
Kalemlerle oynadı, patilerini defterlerde gezdirdi falan .
Kedim olmalı benim, blog çevresine bakınıp her kediyi seviyorum ama odama alamıyorum tabi.
Hepsi benimmiş meğer gibi davranıyorum ben de, mıncıklıyorum hep.


Köyün marketine galiba sırf benim için çocuk çocuk şeyler getiriyorlar.
Kolalı jelibonun üzerine bir oğlan çocuğu koymuşlar, eskiden de var mıydı yahu, hatırlayamadım ki..
Maymun suratsa bir şekerlik.
Kafasını kaldırınca içinden şeker çıkıyor
Her gittiğimde kesişiyorduk, bu sefer aldım ne yapayım..


Ikea'da kahvaltı günümüzdü dün..
Blogda bahsetmiştim, salı günleri bizim katın çılgın temizlikçisinden kaçmak için sabah erkenden kalkıp, odayı terkederiz.. O yazıyı bulduğumda, tehlikeyi okumanız için eklerim  linkini.
Tabi benim bir türlü hazırlanamayan oda arkadaşımı beklemek sorun olmuyor,  böyle sessiz sakin..
Keşke geçen yıl da burada yaşasaymışım diyorum bazen..
Sabah kalkıp camı açtığımda, içime tertemiz havayı çekerken nasıl huzurlu hissediyorum..
Tabi sağ köşedeki bisikletin de benim olmasını dilerdim, ama değil :(
Çünkü hala ikinci el bir şey bulamadım, umarım en kısa zamanda kavuşurum..
Stres içinde yaşarken böyle oyalanıyorum işte

Son olarak, link değişikliğine gittiğimden dolayı yazılarım kumanda panelinize düşmüyor. Düşmesi için izleyicim olmaktan çıkıp, bir kez daha izlemeniz gerekiyor sanırım.
Henüz bundan başka bir çözüm bulamadım. Blogger'ın bu durumda bir çıkar yolu olmaması da gerçekten çok ilginç..