30 Temmuz 2013 Salı

Dizi Zımbırtıları

Bütün sınavlarım sonsuzluğa ulaştığında kendimi diziye verdim, demek isterdim. Ama sınav döneminde bile ufak kaçamaklar yapıp zihnimi dizilerle rahatlattığım doğrudur.( Tamamen ruhu iyi hissettirmek için sallanan bir düşünce)

Kitap okuyamamanın verdiği sinir bozukluğuyla diziye sarmıştım evet. Kitap neden okuyamıyordum diye sormayın, bilmiyorum. Uzun bir ara uzaklaşıvermişim.

Neyse, benim kadim dostum Supernatural 8.sezonun yarısında kalakalmış sürekli bekliyordu beni. Önce onu tamamlamıştım.


8 koca sezon dilekolay. Artık izlemediğimde ya da onların bölümü varken başka diziye gözüm kaydığında haksızlık etmiş gibi oluyorum, tırıs tırıs kaldığım yerden devam sonra.
Annem benden daha istikrarlı bu konuda. Çatır çatır izliyor hatun her yeni gelen bölümü.


2005'ten 2013'e çocuklar büyüdü. Sam'in ergenliği gitti, Dean hala annemin istediği damat potansiyelinde. Diziye bakış açısı bu ne yapıcaksın.
8 sezonu bitirdik, 9'u beklemedeyiz. 3. sezon haricinde 22'şer bölümden giderek en istikrarlı diziler arasında sanırım.

Daha sonra Hannibal Lecter'ın dillere destan hikayesine el attım. 


Anthony Hopkins'ten sonra Mads abimizi saygı duruşunda izlemeniz gerekecek. Karaktere nasıl hava katılabileceğinin en iyi örneği. Sanki gerçek anlamda kırk yıldır kesip doğrayıp yiyormuşçasına, menüler hazırlıyor sofralar kuruyor. Sen de hayranlıkla izliyorsun.


Biliyoruz tamam duyduk bir yerlerden, dünyadaki en lezzetli etin insan eti olduğunu. Ama bu kadar da özendirilmez ki. Bildiğin iştahımı kabartıyorsun, yanlış yollara girmeyelim Mads.
-Sonrasında da bir gazla kendimi tüm Hannibal filmlerini izlerken bulacaktım-
Bu güzide hikayenin de ilk sezon finalini yaptıktan sonra bir diğer dizi;

Bates Motel.

Benim için yeri bambaşka oldu, olacak.


Alfred Hitchcock'un kült filmi Pshyco'dan ilham alınarak yapılmış ve bence kendisi de kült olacak bir dizi. Norman'la annesinin ilişkisinin en başlarına, Norman'ın ergenlik yıllarına gidilmiş. 
Ve en önemlisi de Charlie'nin Çikolata Fabrikası'ndan da hatırlayacağımız bizim minik Freddie'miz büyümüş de Norman Bates olmuş.


Hem de Anthony Perkins'in o meşhur pozunu vermiş. Onun pozu için de buraya bir tık.

Oyunculukların hepsi ancak bu kadar iyi olabilir bir dizide.
Lost'ta Richard olarak tanıdığımız Nestor Carbonel'de yer almakta. 

Kendimi 2 sezona hazırlamıştım ama şans, kandırılmışım :) 1 sezon güzel bir izleme performansıyla bitirildi. 
Şu sıralar izlediğim en iyi dizi Bates Motel'dir diyebilirim. 

Supernatural 8 sezon olduğundan gözü korkan çok insan var ama, izlemeyenler için Hannibal ve Bates Motel'e başlamak için vakit kaybetmeyin derim. 

Şimdiyse, Under the Dome'dayız. Çok iyi gidiyor. Sezon bitiminde onun için de bir yazı patlatacağım.

Sağlıcakla! :)

28 Temmuz 2013 Pazar

Anı Biriktirmek

Benim uzun zamandır bir defterim var, içerisinde resimlerin, hatıraların, önemli objelerin falan bulunduğu. Bildiğiniz çoğu kişinin tuttuğu gibi bir anı defteri. Kısa-uzun yazılar yazıp sonra açıp okuduğumda mutlu oluyorum, hele ki yazdığım şeylerle ilgili yanına yapıştırdığım objeler yüzümü güldürüyor, yani her zaman öyle olmasa da :) Ama birkaç aydır yazmıyormuşum. Ve o birkaç ayda neler değişmiş neler.



Geçen gün o defteri elime alıp, yanında da binimum kırtasiye malzemeleriyle vakit geçirdim. 
Soldaki kutuyu ben yapmıştım. İçinde yine benim için önemli ufak tefek eşyalar bulunuyor.
Hepsini çıkarıp inceledim tekrardan ve yerlerine koydum. 

Yazacak ne çok şey birikmiş. 
Bayadır böyle, yapmaktan zevk aldığım şeylerle vakit geçirmiyordum.
Bütün gün ortalıkta durdular, ben açtım yazdım yazdım yazdım..
Biriktirdiğim anılar sadece bu yazılanlardan ve deftere yapıştırdıklarımdan ibaret değil.
Bende çer çöp her şeyi bulabilirsiniz.
Yerleştiğim her yeri, zamanı ya da konusu ne olursa olsun köşe bucağa koyulmuş anılarla dolduruyorum.
Etrafa baktığımda onları görmek iyi hissettiriyor.
Zamanında beni kötü etkileyen bir şey olsa bile, o günleri hatırlayarak şimdiki halime daha iyi adapte oluyorum.

Fotoğrafta bana yollanan anısı büyük bir ayraç da var.
Hiç görmediğim uzaklardan bir dosttan.
Sanırım onu kaybettim.
Varlığını ondan gelen değerli anılarla canlı tutuyorum.


O gün sabahlamışım.
Bu da odamın camından bir görüntü.

İyi haftalar dilerim efendim! 

<a href="http://www.bloglovin.com/blog/5058669/?claim=5wcsjv5deg5">Follow my blog with Bloglovin</a>

16 Temmuz 2013 Salı

Veee Burdayım!

Herkeslere selam ederim!
Umarım bu uzuuun ara boyunca hepiniz iyisinizdir. Takip edenler bilir, okulda son yılımdı ve mezuniyete az kalmıştı. Sanırım internet camiasından tamamıyla uzak durdum bu süre içinde. 
Finaller, mazeret sınavları, bütler ve yumurta kapıya gelince mantığı bünyesinde yer etmiş bir Türk evladı olarak koca bir bitirme tezi hazırlama yoğunluğu içinde geçen süreçten kurtulup......



Mezun oldum!

Hayatımdaki en önemli gelişmelerden biriydi bu. Bir an bitmeyeceğinden korkmadım değil.
Şu 3 hatunla 3 yılda neler yaşadım, neler ettim!
Hepsini bu blogta paylaşabildiğim kadar paylaştım.
3'lü hatunların 4. ev arkadaşları oluşum ve 3 oda bir salonlu evin salon kısmının yarısından benim için oda yaratmamız, İzmir'deki en güzel günlerimin başlangıcıydı, biliyordum.
Her anım bir öncekinden güzel oldu.
Yaşanan iyi kötü her günümüz birlikte hiç ayrılmadan geçti.
Birlikte güldük birlikte ağladık, çok klişe!
EVET GERÇEKTEN ÖYLEYDİ.
Ama bambaşkaydı.

Ama onlardan ayrılmıyorum şimdilik, buralardayım.
Umarım Yüksek Lisans şansını da burda yakalayıp diplerinde olurum. 
İzmir bana hep güzellikler getirdi.
Hayalimi gerçek etti.
Hayatımın en güzel şansını verdi.
Bu yollar nereye çıkar bilinmez.

Şimdilik bu kadar benden. 
Bu blog yine Sarı'nın hayat akışıyla aynı seyrinde kaldığı yerden devam edecek.
Çok özledim!