10 Eylül 2012 Pazartesi

Fındık Kurdu

Bütün gün manevi kız kardeşle evin içinde ordan oraya yayılıp durduk.
Sonra da elinde fındıklarla geldi yanıma, hadi kırıp yiyeymişiz :)



Taze fındıklarımızı da aldık kucağımıza, açtık televizyonumuzu kom kom oturduk karşısına.
Fındıkların nerden geldiğinden bi haberim, tek sorun orada :)


İşte benim ufak, kara fındık kurdum.
Onunla ilgili birkaç yazı da yazmıştım bloga.
Moralim bozuk olduğu zamanlarda yanımda olması, unutturuyor her şeyi.
Bugünkü miskinliğimi de onun sayesinde attım üzerimden.

Ve ben, günlerdir gözyaşları gözünde bekleyen, bir laf söylense de içi rahat etse diye yer arayan, kafasında sayısız şey kuran, karman çorman bir halde günlerini geçiren içimdeki o küçük sarı kafalı mıymıntı hatunu öldürdüm.

Bunu çoktan yapmalıydım, miskinlikten, sürekli düşünmekten o kadar sıkıldım ki. Yoruldum daha çok.
Sanırım artık daha rahatım. Artık öyle olmalıyım.

Fındık Kurdu'ma teşekkürü borç bilirim :)

Şu haller, huzursuzluklar daha çok geçip gitsin.

Karamıkla ilgili de, Küçük Kız Kardeş - yazısı için buraya,
Siz de Böyle Canavar Mısınız? - yazısı için buraya,
Doğum günü - yazısı için buraya buyrunuz.

7 yorum:

  1. ne güzel ilaç gibi gelmiş bu tatlı sana :)

    YanıtlaSil
  2. Seviyorum ben seni On The Road ya *.*

    YanıtlaSil
  3. greta; sorma, iyi ki var o :)

    Cessie; ben de seni seviyorum cessiee! :)

    YanıtlaSil
  4. Fındık yahu, tam çerez! :))
    Ne güzel, böyle bir "fındık kurdun" var ;)

    YanıtlaSil
  5. Düş Kızı; karamığım o benim! :)

    YanıtlaSil
  6. ha haaaa tanıyoruz onu.
    :)

    sen de iyi yapmışsııın.
    :)

    YanıtlaSil
  7. deeptone; minik bloggerım o benim :)

    YanıtlaSil

"Kaybettiği her şeyi geri alma derdindeydi, kayıplarının sonu yoktu, hayat sonsuza kadar böyle devam edecekti."
Jack Kerouac