13 Eylül 2012 Perşembe

Ufak bir İstanbul Turu

Dün yazdığım Tekirdağ yazısından sonra, bugün İstanbul'daydı sıra. Zaman kısıtlı olduğundan az yer dolanabildik tabi. Gezmedik, ancak dolandık.



Turistkalar olarak önce Topkapı Sarayı ve Sultanahmet'i dolaştık.
Yerebatan Sarnıcı merak ettikleri bir yerdi, oraya gittik.
İstanbullu olmama rağmen ben hiçbir yeri doğru düzgün bilmiyorum.
Zaten hep derim, İstanbullu bir turistim ben evet.


Topkapı'ya giriş fiyatları ne çok artmış yahu!
25 lira kişi başı. Biz sülalecek gittiğimizden girmedik tabi.
Bahçesinde dolanıp durduk, böyle bir kaç fotoğraf ancak.
Zaten ben öğrenciyim arkadaş, nereye giriyorum öyle saraylara falan.



Belirli bir saatten sonra ne kadar da mahzun olmuşuz.
Pierre Loti için teleferik kuyruğunun da o kadar olduğunu bilmiyordum.
Beklemekten öldük.


Tepeye çıktığında yorgunluktan bitap düşmüş bir Sarı görülüyor.
Sanarsınız ki yürümüş de yorulmuş, leydi gibi teleferiklerle çıktık yukarılara.
Ama bundan önce bir Kapalı Çarşı turu vardı, o kalabalıktaki yorgunluğu atlamayalım.


En son yorulmuştum ama, annemin çılgın kuzeninde enerji bitmek tükenmek bilmiyor.
Hatun Pierre Loti hastasıydı zaten, tam da onun istediği gün batımı vaktinde gittik.
Mutluluktan uçuyor :)


Ve günün bana kalan kısmı.
İstediğim kırmızı renkte hem de. Mis.

11 yorum:

  1. Kızııım! Yeter attığın İstanbul turları. İzmir'e, diğer yuvana dön :)
    Mimlendin bi de :)
    http://nerwen44.blogspot.com/2012/09/bir-mimdir-iki-mimdir.html

    YanıtlaSil
  2. Ne zamandır böyl ebi kulaklık alıcam, milyon tane wishlistimden sıra gelmiyor bir türlü :) seninkini de beğendim:)
    Ben sana ayraç göndereyim kuzum, zaten fazladan almıştım hediye ederim diye.Sana göndermekten de çoook mutlu olurum.Bana mailime bi adres gönder yeter :) Mailim de şu:
    dr.vilzan@hotmail.com

    YanıtlaSil
  3. Nerwen; geliyorum yuvama az kaldı, bekle beni :) teşekkürler mim için de :)

    drwilldone; benim de hiç fırsatım olmadı, bugün görünce kaptım hemen. yoksa hep kalacak biliyorum :)
    gerçekten mi! çok mutlu oldum ama utandım biraz da yahu. maille döneceğim sana :) yanaklarım bile kızardı:)

    YanıtlaSil
  4. drwilldone; aslında attım bir mail ama, junk kısmına düşmüş olabilir, tekrar mı atsam?

    YanıtlaSil
  5. Junk maile düşmüş evet :) ben de sna gönderdim :)

    YanıtlaSil
  6. kırımızı kulaklık bayıldım hatta onunla ilgili hayal bile kurdum 2 dk da :) artık sen benim için elinde kitap kulağında kırımızı kulaklık ama böyle sert bişiler çalcak, yaparsın artık :P yerabatan sarnıcı benimde görmeyi çok istedğim bir yer o kadar gittim istanbula bir kısmet olmadı oraya gitmek

    YanıtlaSil
  7. Oooh gez bakalım :) Şu yazını gördükten sonra benim de gezesim geldi yahu, valla canım çekti :D Ankara'yı yakar, İstanbul'a yerleşirim sonunda :((

    YanıtlaSil
  8. Adının hakkını veriyorsun.
    Ne zaman baksam, orda burda.
    İyi gezmeler! :D

    YanıtlaSil
  9. dönüşün muhteşem oldu kadığaaaaaannnn!!!

    allam bi gün bi yazını tıklayıp okuyorum.. diğer gün bir başkasını..

    allam hep böyle yaz.. hemide fotoğraflı fotoğraflı yaz da gözümüz gönlümüz açılsın..

    istanbullu bir turist..
    bence herkes de senin gibidir..
    yani istanbulu hiçbir zaman "tam anlamıyla biliyorum" diyemezsin zaar.

    öğrenci adamın sarayda ne işi var değ mi.

    topkapılıdan sonraki fotoda çoğoş çıkmışsın.. allam gözlerim kamaştı.. bakamıyciiim.

    ve :O
    kulaklık :O

    çogzeeeeeeeellll..

    YanıtlaSil
  10. Dürr-i Yekta; senin için yapacağım bunu :) bir dahaki gelişinde mutlaka uğra, birlikte gidelim hatta :)

    Zihnin Arka Sokakları; Ankara'yı yak, stanbul'u bırak, İzmir'e gel! Asıl yaşam şehri orası :)

    Tuvalet Kağıdı; ahahah, teşekkürler :) yıl içinde bu kadar gezemicez tabi ondan :)

    memento mori; seni buralarda görünce ne mutlu oluyorum haağ! vallaha da!
    Yazasım var bu aralar bol bol benim görüldüğü üzre, yaza yaza dağıtıyorum kafamı. sen de yaz, hep yaz, çok yaz, hep okuyayım istiyorum!
    piskopatlığım tutuyor arada hem de ahahah.

    YanıtlaSil

"Kaybettiği her şeyi geri alma derdindeydi, kayıplarının sonu yoktu, hayat sonsuza kadar böyle devam edecekti."
Jack Kerouac