27 Şubat 2013 Çarşamba

İstanbul'dan İzmir'e

Daha yoğunken bile bloga daha sık uğruyormuşum. Yaptığım şeyler biriktiğinde geliyorum. Berbat evet. Ama bol fotoğrafla telafi edeceğim!
İstanbul'dan geçen hafta döndüm İzmir'ime. Bu süre içinde gezdim tozdum, tüm derslerimi geçtiğimi öğrendikçe daha da dışarlara atasım geldi kendimi.

 
İstanbul'a gider gitmez bu insanların yanına attım kendimi. 5 yıllık kadim dostlar.
Onları her gördüğümde yenileniyormuşum gibi.
 
 
Düş Kızı ile plan yaptık ve sonunda Hamide'yle de görüştük.
Uzun zamandır blogunu takip edemiyordum. Bilmediğim ne çok şey olmuş.
Öyle güçlü ki, ayrıyetten moral verdi bir de.
 
 
Düş Kızı'nı nasıl özlemişim!
Şu surattaki gülümseme var ya, işte ona hayranım ben :)
 
 
The Beatles'ı bulduk denedik sonunda.
Öyle sevdim falan, sonraları daha çok.
 
 
Ablamı alıp içime kattığım zamanlar oldu.
Öyle böyle geçti İstanbul, bol dizi izleyerek.
Cumartesi uçağa atlayıp İzmir'e vardım sonra, karşılaştığım manzarayı tahmin edemeyecektim.
 
 
Sadece Şebnem'in karşılayacağını sanarken Aytaç ve Duygu da kapılmış, gelinmiş.
Üstelik bir kağıda ismimi yazıp girişte beklemişler ama ben bir Leyla edasıyla bavulumu kaptığım gibi onları göremeden dışarı çıkmışım.
Sürpriz konusunda bahtsızım aslında. Sürekli bana yapılacak olan şeyleri önceden bilmeden bozuyorum.
Bazı durumlar hariç oluyor.
 
 
Geldikten sonra Şebnem'le ritüelimizi yerine getirdik. Büyükpark'ın ortasında bize ayrılmış gibi bir yermiş gibi, o taşlık mekana geçip oturuyoruz kitaplarımızla.
O yerden burada bahsetmiştim, bir tık.
 
 
Altay'ın sünnetine gittikten sonra, ertesi gün bir daha orada bulduk kendimizi!
Bu kez müzik açıp oturduk bir huzurla.
Aramıza yeni katılan Altay'ın yazısı için buraya bir tık.
Hayatıma Giren O Adam yazısı da burada.
 
 
Uzun zamandır da saçlarımın sol yanı üç renk şeklinde dolaşıyorum.
Kırmızı aktı biraz ama, laciverti daha birkaç gün önce yeniledim.
Gittikçe saçıma her seferinde daha çok yayıyorum.
Tamamını lacivert yaptığım bir gün gelip çatacak herhalde.
 

İzmir'de havayı bu kadar güzel görmeyi özlemişim.
Tam da gün batımını yakaladık Büyükpark'ta.
 
 
Berbat bir çekimle, Üniversite 2'de can sıkıntımızı gidermeye çalıştık akşamına.
 
 
O akşam bizden daha çok sıkılan çocuklar önce saklandılar, sonra biri poz verdi işte.
Boktan bir çekime denk geldiğinden habersiz.
 
 
Bugünse hava kötüye döndü ve ben evin penceresinden bu gökkuşağını gördüm.
Birkaç gündür beklediğim oymuş gibi.
 
 
Benim İstanbul-İzmir arası yolculuğum yaşadıklarım bunlardı. Şimdi tamamıyle İzmir'den devam ediyoruz.
Çok sık gelmekle birlikte.


11 yorum:

  1. Yerim ki ben seni, sarı şekerim benimmm!
    İstanbul'a artık temelli geldiğinde gör bak, nasıl tozunu attıracağız!
    Zira ben bu gelişinden hiçbir şey anlamadım :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de yahu.
      Bir dahaki gelişime bile attırabiliriz!

      Sil
  2. Görsellerle birlikte güzel anlatımını keyifle okudum canım.
    Hep güzellikler olsun hayatında.
    Sevgiler:)

    YanıtlaSil
  3. oooyyy kuzucum benim valla ben seni tanıdığıma çok memnun oldum o günden sonra çok ifadeni alamadım ama neyse artık :) hadi bakalım izmirde yeni dönemini de hayırlısıyla bitir gel(anne stayla :D)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İfademizi alırız karşılıklı bir dahaki gelişimde :)
      Geliceğim!

      Sil
  4. yine tümüyle çok tatlıııı.
    :)

    YanıtlaSil
  5. Merak ettim de saçlarındaki o mavi boya normal mi yoksa sprey mi ? Yakışmış bu arada ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağolasın :)
      Sprey değil normal saç boyası. Sprey hiç kullanışlı değil, bir zamanlar denediğim olmuştu.

      Sil
  6. Ya kızlarla bulusmanızda bende olmak isterdim, desene dolu dolu ist günlüğü yaşamıssın

    YanıtlaSil

"Kaybettiği her şeyi geri alma derdindeydi, kayıplarının sonu yoktu, hayat sonsuza kadar böyle devam edecekti."
Jack Kerouac