Bomboş hissettiğimi yazmıştım bir önceki yazımda.
Öyle boş ki, hiçbir şey hissetmemek gibi. Acıyı veya neşeyi. O boşluğu duymak sadece.
Birkaç gün boyunca öyle devam etti ki, arada bahsettiğim kendi cehennemim bile uğramadı bana.
Ona yarayacak bir parçam bile kalmamış gibi.
Bundan faydalanıp doyurmaya kalkışmadı kendini.
O bile uzaklaşıp gittiyse ve ben hağla böyle hissediyorsam, bir yerde sıkıntı olmalıydı.
Nasıl aştığımı hatırlamıyorum. O geçiş yok bende.
Sadece sarıldığım insanlar var. Öyle, baya kocaman.
Bir o kısmı hatırlarım.
Seni o berbat ruh halinden çıkarıp, susup sarılırlar ya sadece.
Hah! İşte öyle önemli bir şey daha yok aslında.
Sonra bu Tanrıça var. Bazı zaman aklımdan çıkan her şeyi seriyor önüme.
Her bir sözüyle.
"Young girl ain't got no chances
No roots to keep her strong
She's shed all pretenses
That someday she'll belong
Some folks call her a runaway
A failure in the race
But she knows where her ticket takes her
She will find her place in the sun"
No roots to keep her strong
She's shed all pretenses
That someday she'll belong
Some folks call her a runaway
A failure in the race
But she knows where her ticket takes her
She will find her place in the sun"
Diyor mesela.
Eyvallah diyorsun.
Kafandaki her şey, geri oturuyor yerlerine.
Sonra bir bakmışsın, boşluk kalmamış. Yapacak yığınla iş varmış.
O hayal orda duruyor.
Yemişim kocaman boşluklarını.
Sana sarılanları bırakmadan devam et mesela.
Tracy Chapman can'dır :)
YanıtlaSilCan bir Tanrıça'dır :)
Silben sana demedim mi :) aferin gelişme var sende takıldığın yerde benden yardım isteyebilirsin :)
YanıtlaSilHer daim gelirim, durum iyiye doğru gidiyor meraklanmayın :)
Silhu huu:)
YanıtlaSil