30 Mayıs 2012 Çarşamba

Finaller Biter Mi ?


Günlerdir final stresi içinde herkes.
Çalışmaktan değil, daha çok düşünmekten yorulmuş durumdayız.
Neye çalışayım, hangini yapayım, biri biter de ya öbürü yetişmezse diyerek bütün zamanı alıkoyuyoruz mesela.
Düşünmek yerine çalışsak, şimdiye neleri bitirmiştik.

Şimdilerde hayatta her şey güzel mi derseniz, güzel olan bir çok şey var.
Neyse ki karalar bağlayacak yaşı çoktan geçtim, en son ergendim sanıyorum.
Sadece şaşkınlık, hayal kırıklığı.
O da yakın zamanda toparlanır zaten diye düşünüyorum.
Büyümenin nasıl bir şey olduğunu öğreten herkese teşekkürlerimi iletiyorum.
Başka ne söyleyebilirim ki?

Bir de
Final döneminde görmek isteyeceğiniz en son yer, bir öğrenci evidir.
Ama onca streste bile kimi zaman böyle kahvaltı sofraları donatabiliyoruz.
Evet bu bizim için tam donanımlı bir kahvaltı sofrası.

Sınavı olan herkese, iyi final haftaları dileğiyle!

20 Mayıs 2012 Pazar

Şeytan ve Genç Kadın


Uzun zaman önce mektup arkadaşımın yolladığı bir kitap bu.
Ondan burada bahsetmiştim.
Yeni okuma fırsatı bulduğumdan yazamadım daha önce.
Paulo Coelho'nun okuduğum ilk kitabı da aynı zamanda.

İyi ile Kötü'nün savaşını güzel bir dille anlatmış.
Her insanın doğasında kötülük yatar mı?, diye başlayıp öyle de bitiriyor.
Tabi içeriğinden o kadar çok bahsetmek istemiyorum.
Ama genel anlamda ben beğendim.
Zaten 200 sayfalık yeterince kısa bir kitap.
İnsanın bazı şeyleri sorgulamasına neden oluyor.

Umarım artık daha da çok kitap sıkıştırabilirim bu kısıtlı zamanlara.

19 Mayıs 2012 Cumartesi

Daha Söylenecek Ne Kaldı Ki?



Ey birbirine diş bileyen yığınlar,
Ey yığın yığın insan gafletleri!
Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde,
Dünya o zaman görecek hakikat nerede,
Hakikat nerede? 

Mustafa Kemal Atatürk.

19 Mayıs Kutlu Olsun.

18 Mayıs 2012 Cuma

Singing in the Rain / Ebay

Açıkçası kulaklıktan sonra ne sipariş ettiğimi unutmuştum.
Bir şey daha vardı ama ne diye düşünüp duruyordum. Çok da uzun zaman geçmişti zaten.
Sepetime de bakmaya üşendim, iki dakkalık işe.
Zaten sonra onu da unutmuştum ki,
Bugün paketim gelmiş.



Büyük bir merakla ne aldığımı hatırlamaya çalışırken harika bir paketle karşılaştım.
Kedili bir kitap ayracı konulmuş içine.
Müthiş.


Böyle gayet benlik bir şekilde saklanmış, paketlenmiş.
Ve kafama bir anda dank etti.
İşte unutup da bir yandan beklediğim güzellik!


Evet! Beklediğim şey buydu tabi ki.
Not defterlerini kurcalarken sitede, buna denk gelmiştim.
Hem de nasıl bir hevesle sipariş vermiştim.
Bir Singin' in the Rain sever olarak.
Sırf üzerindeki için söz yapmıştım evet.
Sanırım kullanmalara kıyamayacağımdan, bakmak için almış oldum.
Ve bununla ilgili bir şey de var aklımda aslında,
 Yine bir Singin' in the Rain'li siparişi daha yola koymam gerek, bu ilk ayağı idi. 
Ama henüz karar vermedim.
Edward Scissorhands de var sırada.
Bakacağız..

Nasıl özledim aslında.


Herkese iyi haftasonları ..

15 Mayıs 2012 Salı

"Blogger Ödülü" Yazısı


Sevgili deeptone, senden benden bizden ve pink umbrella beni "çok yönlü blogger" ödülüne layık görmüşlerdi biraz zaman önce. Fırsat bulup da şöyle bir yazı yazamamıştım. Her üçünden de gerçekten af dileyerek ve çok teşekkür ederek sonunda ödül yazımı yazıyorum ..

Ödülün şartlarından biri olan, kendinle ilgili 7 gerçek kısmına buyrunuz;
Aslında diğer mimlerden de gelen toparlamalar olucak.


-  Eski şarkılara, eşyalara, oyuncaklara bayılırım


- Lacivert renge bir takıntım var.


- Tatlı ve tuzluyu birlikte yemeyi severim. Peynirin üstüne reçel sürmek gibi.


- Uyurken sırt üstü yatamam. Ya sağa, ya sola dönük uyumam gerekir. Aksi halde kabus göreceğime inanırım ve öyle şartladığımdan mıdır bilmem sırt üstü uyuduğumda kabus görürüm.

- Keith Richards ve Jack Kerouac hayatıma yön vermemi sağlayan adamlar. Rolling Stones severim bir de.

- Genelde insanlara çok çirkin gözüken şeyleri seviyorum. Bu bir kıyafet, takı ya da başka bir şey olabilir. Ama ben kullandığımda sevecekleri tutar çoğu zaman. Sanırım çirkin şeylere daha çok yakışıyorum. 

- Şu sıralar İtalyancaya sarmış durumdayım.

Diğer şartlar da şunlar efendim;

1) 11 arkadaşına bu ödülü vermen gerekiyor.
2) Ödül aldıklarını bloglarına gidip haber vermen gerekiyor
3) Sana ödül veren kişiye teşekkür ediyorsun
4) Versatile Blogger Ödül logosunu bloguna ekliyorsun. 


Ben ödül verdiklerimi bloglarına yaptığım ziyaretle haber vereceğim, seçtiğimde buraya da yazarım ..

14 Mayıs 2012 Pazartesi

Kafamda Çalanlar #9 / Calexico - Cruel


Günlerdir aklımdan çıkmayıp, sürekli mırıldanmama neden oluyor bu adamlar.
Biraz da sizin kafanızı meşgul etsinler.
Fleetwood Mac dinlemekten sıkıldıklarını düşündüğüm tıpçılar için,
Blok koridorlarındaki ıslık repertuarımı genişletiyorum git gide.
Eminim ki bayılıyorlar merdivenleri seke seke çıkarak ıslık öttüren bu sarı kafalı hatuna.
Kesinlikle.

12 Mayıs 2012 Cumartesi

Annem'e.


İzmir sıcak bu aralar
Arada yağmur yağıyor, serin oluyor etraf
Ama,
Üzerime bir şey alıyorum ben de, dışarı çıkarken.

Odamdaki kaloriferleri kapattılar, malum havalardan.
Ama,
Ayağımda hep terlik var, birlikte aldığımız o mavi tokalı.
Bazen ablamdan gelen pembeleri de giydiğim oluyor
Sabahları sırtıma o siyah ufak yeleği de giyiyorum hem.
Ne olur ne olmaz, sıcak vücutla diyorsun ya hep.

Bazen kabus görüyorum bir de, bilirsin sen bağırarak uyanırım hani.
Sen gelmiyorsun yanıma ama, korkma dediğini duyuyorum.
Sana söylemiştim ya, o senin sesindi.
Ama merak etme,
İnanmicaksın belki, devam edebiliyorum uyumaya öylece.
Hatta bazen sesini duyayım diye kabus görmek bile istiyorum.
Daha rahat uyuyorum o zaman.

Patatesleri kızartırken daha dikkat ediyorum,
Makarnayı uzun süre suda bırakmıyorum, artık kestirebiliyorum çıkaracağım zamanı.
Kan ilaçlarımı masama koymuştum, aklıma geldiği sabahlarda içiyorum.
Sınavlarda daha dikkatliyim, biliyorum benden kıymetli değiller yapamadığımda üzülmemeye çalışıyorum.
Sadece güvendiğim insanlarla vakit geçiriyorum.
En ufak bir kırıklık hissettiğimde verdiğin o sarı haplardan içiyorum.
Sıcak olmasına rağmen çoğu zaman senin gri üstünü giyiyorum.
Televizyonum hep açık, bilirsin odada ses olmasını seviyorum.
Yatağım hep toplu, dolabım da öyle. Giyeceklerimi kolay seçebiliyorum.
Hiç aç kalmıyorum, ikimizde titreriz aç olduğumuzda. Hemen ağzıma atabileceğim bir şeyler oluyor yanımda.
Kulaklıklarımla yürürken sesini kısıyorum, arabaları duyabilmek için.

Panik atak bir kızın var, bazen oluyor biliyorsun.
Senin, geçmesi için verdiğin telkinleri hatırlıyorum o zaman da.
Sonu gelecek, biliyorum.
Bekliyorum ben de, bekleyince geçiyor.

Bunlar gibi bir ton ayrıntı verebilirim sana.
Günün hangi saatlerinde seni ne kadar çok andığımı anlatacak daha bir çok detay var elimde.
Evet kocaman kız oldum.
Eskiden kazandırdığın alışkanlıkların hepsini devam ettirebiliyorum.
Kendi başımın çaresine bakabiliyorum.
Ama,
 Yaptığım hiçbir şey seni ne kadar çok özlediğimi unutturmuyor bana.
18. yaş günümde aldığın kolye hala boynumda.
O varken kendimi yalnız hissetmiyorum.

Sen, kimsenin olmadığı kadar yanımdasın biliyorum.
Şu an sahip olduğum her şeyi sana borçluyum.
Buralara gelişimi, hayallerimi takip edişimi.
Hayallerimin gerçekleşmesini sana borçluyum
Sen bana destek olmasaydın, 
Ben anksiyetesiyle kaderini bekleyen, umutsuz bir hatun olurdum.

Şimdi dualarınla yanımda olan melekleri hissedebiliyorum.


İyi ki sen varsın.
Seni çok seviyorum.

9 Mayıs 2012 Çarşamba

Ebay Candır


İlk Ebay siparişimde bana bunun bir bağımlılık olabileceğini söylemişlerdi.
Arada gidip siteyi alt üst etmemden anlamıştım zaten.
2 hafta önce İstanbul'dayken bu kulaklık siparişini vermiştim.
Nihayet geldi ve çok ucuza almama rağmen ses kalitesi de çok iyi çıktı.


Bu da ablamın kendine seçtiği model.
Kendi adresimi verdiğim için şu an bende.
Eminim görünce o da bayılacak buna.
Blok yöneticim ve bir arkadaşım da gördüklerinde dayanamadılar.
Kısa zamanda onlar da birer tane sipariş verecekler.
Ebay'e iki müşteri daha kazandırmış oldum.
Ebay candır deyip, istediğim kalem kutusu için siteyi kurcalamaya devam etmeliyim.


8 Mayıs 2012 Salı

Ne Mi Yaptım?


Uzun zamandır yorumlara, maillere cevap verememiştim.
Herkese yazdıklarından, yorumlarından dolayı teşekkür ediyorum.
Ben bir süre kafamı dinlemedeydim.
İzmir'de 4.üyesi olduğum evde zaman geçirdim.
Çok gezip dolaştım.
Arada insanın sadece kendine vakit ayırması, canının istediği şeyleri yapması kadar güzel bir şey daha yok.
Sonunda gayet zinde bir şekilde dinlendim ve buradayım


Bu arada köye gelen dostlarla yaptığımız mini piknikten fotoğraflar ekleyeyim istedim.
Yaz çocuğu olduğumu söylemiştim.
Böyle güzel havaları ne kadar çok bekledim bilemezsiniz.


Feza.
O dostlardan bir tanesi.
Burada dertsiz tasasız bir günümüzde.
Herkes huzurlu.
Ama;
Dün onu Afyon'a memleketine yolladık. Perişan bir halde itiraz etmeden kabul etti.
Daha önce ölümü hiç yaşamamış o. 
Telkin edilme çabalarını hiç bilmemiş.
Hiç, daha önce kimseden 'ümidini kesme' gibi sözcükler duymamış.
Dedesi şu an beyin kanamasından yoğun bakımda. 
Çok yaşlı olduğundan İzmir'e getirilemiyor.
Ve biz, iki gündür onun için dua ediyoruz.
Eminim ki siz de dualarınızı esirgemezsiniz.
Herkese şimdiden tekrar teşekkürlerimi iletiyorum.