Ne çabuk geçiyor günler gibi klasik bir tavırdayım şu sıralar
Adam akıllı oturup bir şeyler yazamıyorum buraya, dizilerim, kitaplarımsa hep yarım..
Sınavları düşünmekten anı yaşayamıyorum çünkü.
Kazık kadar oldum, hala her dönem kafamı karıştırıcak bir şeyler buluyorum
Bir rahat ol dimi, bir düzgün düşün..
Sessiz bir cafe keşfetmenin verdiği mutlulukla, ders çalışmak için yayıldık bir güzel köşkümsü cafenin bir odasına. Her yer eski püskü şeylerle dolu, ne güzel..
Bu da geldi kucağımıza kıvrıldı bir güzel..
Kalemlerle oynadı, patilerini defterlerde gezdirdi falan .
Kedim olmalı benim, blog çevresine bakınıp her kediyi seviyorum ama odama alamıyorum tabi.
Hepsi benimmiş meğer gibi davranıyorum ben de, mıncıklıyorum hep.
Köyün marketine galiba sırf benim için çocuk çocuk şeyler getiriyorlar.
Kolalı jelibonun üzerine bir oğlan çocuğu koymuşlar, eskiden de var mıydı yahu, hatırlayamadım ki..
Maymun suratsa bir şekerlik.
Kafasını kaldırınca içinden şeker çıkıyor
Her gittiğimde kesişiyorduk, bu sefer aldım ne yapayım..
Ikea'da kahvaltı günümüzdü dün..
Blogda bahsetmiştim, salı günleri bizim katın çılgın temizlikçisinden kaçmak için sabah erkenden kalkıp, odayı terkederiz.. O yazıyı bulduğumda, tehlikeyi okumanız için eklerim linkini.
Tabi benim bir türlü hazırlanamayan oda arkadaşımı beklemek sorun olmuyor, böyle sessiz sakin..
Keşke geçen yıl da burada yaşasaymışım diyorum bazen..
Sabah kalkıp camı açtığımda, içime tertemiz havayı çekerken nasıl huzurlu hissediyorum..
Tabi sağ köşedeki bisikletin de benim olmasını dilerdim, ama değil :(
Çünkü hala ikinci el bir şey bulamadım, umarım en kısa zamanda kavuşurum..
Stres içinde yaşarken böyle oyalanıyorum işte
Son olarak, link değişikliğine gittiğimden dolayı yazılarım kumanda panelinize düşmüyor. Düşmesi için izleyicim olmaktan çıkıp, bir kez daha izlemeniz gerekiyor sanırım.
Henüz bundan başka bir çözüm bulamadım. Blogger'ın bu durumda bir çıkar yolu olmaması da gerçekten çok ilginç..