30 Ekim 2011 Pazar

Filmlerden Bir Gün #2 / Midnight in Paris


Aynı kadroyla takıldığımız sinema gecesinden bir film 
Konu olarak bakarsak şairaneydi
Her saniyesinde kendinizi 1920 lerdeymiş gibi hissediyorsunuz
Onca sanatçının birleştirildiği bir yapım


Paris'in hiç bu kadar olağanüstü olduğunu farketmemiştim şimdiye kadar 
 Özellikle şehir, yağmurla birleştiğinde ne kadar da müthiş görünüyormuş !
Bol bol görsellik izledik bir buçuk saat boyunca


Fakat nedense sonunun geldiğine bir türlü inanılmadı
Film bozuk falan diye düşündük, o kadar bir anlamamazlık oldu hepimizde
Çok havada kalmasına rağmen
Çok hoştu
:)



28 Ekim 2011 Cuma

Cumhuriyet Bayramı Kutlu Olsun




Rüyamdaki gibi çıkıp gelsen
Seni görebiliceksem eğer ben hep uyurum, sen yeter ki gel ..

Kurduğun Cumhuriyet'in 88. yılı kutlu olsun !

27 Ekim 2011 Perşembe

Beni Alıntılar Anlatsın #3





          “Annem bu hüzünlü dünyada kalakalmış, saygıya layık bir kadın
                                            Hayatı da iyi bilirdi


                                                   Demiş;
                                       Jack Kerouac ..
                     Bir annenin en iyi tanımıydı bu okuduğum
                   Yaş ilerledikçe bu söze daha çok inanıyorum

26 Ekim 2011 Çarşamba

Küçük Kız Kardeş


Bu karamık benim, aslında olmayan küçük kız kardeşim, 
Birini sevmek ve benimsemek için arada illa ki bir kan bağı olması gerekmiyor
Birlikte yaşamak tamamen yeterli
Beren neredeyse 7 yaşında ve her anına tanık oldum şimdiye kadar
İlk konuşmasına, ilk yürüyüşüne ..
Çünkü bizimle büyüdü
Ben okuldan her gelişimde onu görürdüm evde, 
Ya da sabah uyandığımda yanımda bulurdum

Dün akşam kamerada bu suratı gördüğümde, ne kadar özlediğimi farkettim
Benim yerime annem öpebildi tabi..
Yeni okula başlayışını görememek kötü
Ama el yazısını görme isteğim yerine getirildi ve fotoğraflandı :)
Onu da yakında görebileceğim
:)




25 Ekim 2011 Salı

Günün Enstanteneleri #9

Yoğun koşturmacalı bir haftaya girdiğimi sanıyorum

Bir grup olarak çoğu zaman birlikte olmamıza rağmen, uzun zamandır üçlü olarak bir araya gelmedik Aytaç ve Duygu'yla. Bugün onu gerçekleştirdik, geçen yılki gibi. 
Aytaç da bilgilendirildi ve ufak bir kızgınlıkla atlattık. Foça'ya gidermişiz, gezermişiz paşamız bilseymiş sevdim bu fikri


Vee yine uzun zamandır gitmediğimiz, bizim huzur mekanlarımızdan biri olan Portakal'a gittik. Tavladaki üstün başarımı burada da sergiledim 
Birçok zaman yiyecek-içecek ihtiyacımı tavla oynayarak kazanmış bir insanım zaten 

Bir de, Aytaç'la da tekrar yamaç paraşütü kulübüne katıldık. Deneyimliyiz artık ve bu sefer yazılı sınavı geçeceğiz, çok umutluyuz. Ama onlar da 58 soruluk klasik bir sınav yapmasalar keşke bu sefer  .. Öss'den beter ..



Bilgisayar çantası için Vatan Computer'a gittiğimizde ortalığı biraz kurcaladık tabi
Bu görülen de, usb ve hafıza girişi olan bir müzikçalar'mış
Çok tatlı:)



Köye geldiğimde bir mektupla karşılaşacağımı sanırken, anneden gelen devasa koliyle karşılaştım!
İçinde akla gelebilecek her türlü kahvaltı ve atıştırmalık abur cubur vardı! 
Yine börekler açılmış, lahana sarması yapılmış, abladan mis gibi kek de olunca tabi anında mideye indi birçoğu
Görülen kavanoz, kendi rekoruma doğru koştuğum 3. kavanoz şeftali reçelim 

Durduramıyorum..

Biscolataya hala denk gelemedim İzmir'de 
Ama iki paketim var şimdi

Annem Sağolsun 

Bir öğrencinin isteyeceği daha ne olabilir ki ?




23 Ekim 2011 Pazar

Filmlerden Bir Gün #1 / Never Let Me Go


Bu filmi, iki gün önce üç muhterem insanla izledim.
Filmin konusu aslında şu zamanların en müthiş konusuydu
Klonlanma sonucu , başka insanların organlarını karşılayabilmek için yaratılmış insanlar var, Keira da bunlardan biri 
Zaten filmin geneli bu yönde, onların yaşamına tanık oluyorsunuz


Filmin en iyi karesidir bu
Oyuncular tamamıyla hakkını vermiş ama konu o kadar yavaş ilerliyor ki, insan bir ara bitse de gitsek havasına giriyor.


Böyle mükemmel bir konuya, insanı deli dehşet ağlatacak bir son yapılabilirdi. O kadar uygun ki bu duruma
Ama onun yerine basit bir final gördük. Onca durağanlığa bir heyecan katılmasını bekledik ama öyle olmadı

Tumblr'daki gibi, izlediğim filmleri paylaşmak niyetindeyim, bakalım ..


:)

Ders, Ders..



Sosyoloji çalışmanın iyi yanlarını bulup kendimi motive ediyorum :)
Genelde beyaz dosya kağıdına not çıkarırdım ama,
 hem şimdi elimde bulunmadığından,
 hem de değişiklik olsun diye çizim defterimi kullandım bu sefer

Sonra her zamanki gibi renkli fosforlu kalemler devreye girdi
Anca böyle akılda kalıyor :)

Bu şekilde IR'ı da halletmeyi planlıyorum bakalım
:)

Deprem

Yıl 17 Ağustos 1999, saat 03:02 

Daha 9 yaşındayken o zamana kadar ki en büyük korkumu yaşamıştım
Geçmek bilmeyen saniyeler içindeki uğultu, insanların sesleri , hiç bitmeyecekmiş gibi çaresizlik içinde sadece beklemek ..
Günlerce evlere giremeyip, sokaklarda kalmak ..


Yıl 23 Ekim 2011, saat 13:40 

O sesler geldi kulağıma tekrar
Şehitlerimizin şokunu daha atlatamamışken, 
Yanlış yapılanma sonucu can veren insanları görüyoruz televizyonlarda
Yine kağıttan evler görüyoruz, aradan 12 sene geçmiş ve yıl 2011 diyoruz

12 yıl içinde hala, nasıl göz yumulur yıpranmış yapıların varlığına ?,
Nasıl seyirci olunur ?


                           Bir insan canından daha değerli ne olabilir ? 

22 Ekim 2011 Cumartesi

Günün Enstanteneleri #8

Okulda olmak her zamankinden daha çekilebilir oluyor
Çünkü artık neyi nasıl konuşmamız gerektiğini bende anlıyorum, ben de biliyorum artık işte ! 
Adaptasyon denen şey gerçekleşiyormuş sonradan


Üç sınıfın da dersini birden aldığım için, artık her yerden tanıdık bir insan çıkıyor, tabi bunlara eski hazırlık sınıflarımı da ekleyecek olursak iibf şuan tam kıvamında benim için. 


Bayram tatiline az kaldı, aile-arkadaş özlemimi dizginlemelerdeyim. Her iki tarafla da saatlerce süren telefon görüşmeleriyle açığı kapatıyoruz. Mesafeler halt etmiş.


Yaşadığım iyi veya kötü her olay, yeni bir yol gösteriyor bana. Hayatın şimdiye kadar ki bilmediğim yönlerinin farkına varıyorum, algılarım açılıyor.
Yaşanacak bir sürü güzel şey var hayatta. Nasıl bir farkındalık bu ?


Şu sıralar aşk yaşadığım güzelliği de sunmalıyım 
Hayatıma anlamlar katan çikolatalı frambuazlı cup'um 
Kendisine DOYAMIYORUM
Yine istedim işte şimdi
Yarın yiyeceğim
Söz




19 Ekim 2011 Çarşamba

Beetlejuice


Bazen belli filmlerle ilgili krizlerim tutar bilmemkaçıncı defa izler dururum
İtiraf edeyim,
Beetlejuice izlerken çok korkardım küçükken :)
Ama çoğu kişi öyledir diye tahmin ediyorum, diğer taraftan gelmiş manyak bir hayalet
Neden panik atak olduğum anlaşılır bir halde :)
Şimdi bunu izlediğimde her seferinde aklıma gelir gülerim :)

Ama;
"I'm the ghost with the most, babe"

18 Ekim 2011 Salı

Just Keep Moving Forward


Sonra John'u neden seviyoruz ?
Dünyayı sallamamayı ondan öğrendik de ondan



16 Ekim 2011 Pazar

Beni Alıntılar Anlatsın #2




Philippe Petit


“If I die.. What a beautiful death.
To die in the exercise of your passion.”
Philippe Petit

2008 yılının hatırlamadığım bir ayında, gece yarısı NTV'de denk geldiğim bir belgesel ..
Man on Wire
Ertesi sabah kalktığımda eskisi gibi hissetmiyordum.

İnsanların bir amacı vardı ve o amaç uğruna ölüm de olsa ucunda, peşindeydiler..
Alan, yer, mekan, olay her ne olursa olsun
Sadece bir amaca hizmet etmek
Hayatı yaşanır kılabilen tek şeydi artık, bana göre.

Bir de kendi seçtiğin hayatı yaşamak, sonucu ne olursa olsun yaşadığın her şeye değen tek şey-miş.
Daha önce bunun önemini yeterince kavrayamamışım
Bravolar bana

15 Ekim 2011 Cumartesi

Günün Enstanteneleri #7

Bütünn akşamı çok özlediğim arkadaşımla geçirdim. Bu aralar ne çok insanı, ne de çabuk özlüyorum .
Yeşil bisikletimi de çok özledim, buna ne demeli bilmiyorum. 
Günler önceden mektubumu yazıp yolladım ve yeni bir mektup arkadaşı daha buldum.
Buca'da unuttuğum gözlüklerime kavuştum.


Bir de bugün çook mutlu olmamı sağlayan Serrose ablacımın kargosu geldi sonunda :)


En soldaki mini hediye poşeti , kırmızı Hello Kity çantası ve Winnie the Pooh anahtarlığım
Çok yenesi duruyorlar 
:)

Dünyalar tatlısı Şerife anneye de teşekkürlerimi iletiyorum :)

Not: Bu tür ürünleri Serrose Japon Pazarı'nda bulabilirsiniz.


14 Ekim 2011 Cuma

Günün Enstanteneleri #6

Bu kısım dünde de kalsa yazıyorum :) 


Dün benim için müthiş bir gündü. Çok sevdiğim eski yurt arkadaşlarımdan birkaçıyla farklı zamanlarda karşılaştım. Üzerine bir de Duygu ve ev arkadaşı Feza ile görüştük. İnsanların beni gördüklerinde verdikleri tepkilere bayılıyorum :) 
Öyle bir şey ki, ben bazen arkadaşlarıma olan sevgimi yeterince gösteremediğimi düşünüyorum ya da anlatamadığımı  sonra da Candy gibi garip  sevgi pıtırcığı böyle bişey oluyorum, karetsin. Dün de işte bu sevgiyi tarif edemediğimizi farkettik sevgili Hazan'la.


Şimdi günümüze dönelim ;


Artık tamamen alıştım Köy'e . Kendime arkadaş da bulunca ve çok sevdiğim bir insan daha dahil olunca, daha da huzurlu oldu ortam :)
Bütün İdare Hukuk'u dersi boyunca markete uğrayıp ayva almanın hayaliyle yaşadım.Neden bilmiyorum. Bir yerde bakanlar kurulu, bir yerde ayva. Aldım da. 
İlk defa tek başıma alışveriş yaptım, ihtiyaçları aldığımı sanıyordum ama şimdiye kadar markette sadece abur cubur seçmiş biri olarak ne eksik, ne alınır bilemedim doğru düzgün. Elimde yine çikolatalar, kekler 525'e atlayıp köyün yolunu tuttum.
Kek dedim de, benim bir ablam var. Hatunun yemek + kek yapmaktaki marifeti ancak bu kadar olabilir. O da yenir, keki de.
Yine yapacakmış, göreceğiz 


2. devasa kavanoz Şeftali Reçelim bitmek üzere, halim tahmin edilebilir. Bedbahtım.


Akşamları köyün havasını bir ayrı seviyorum, bir de sabahları, mis gibi. 
Kulağımda "talk tonight", tertemiz hava bu ikisi çok uyuşmakta.


TV8 'de "Gülhan'ın Galaksi Rehberi" diye bir program var , yok artık .


Serrose ablacığımı bekledim, göremedim Okan'da, üzüldüm. Ya kaçırdım, ya bir sorun oldu.


Not: Koca pakete 3 tane browni mi koyulur ey eti !.

12 Ekim 2011 Çarşamba

Noel Gallagher



Huzurun şarkısını yapmış Noel,
O huzurlu sesiyle söylüyor da üstelik.

Bu adamla günlerce, sabaha kadar muhabbet edesim var, öyle böyle değil.
Şöyle bir rakı sofrasında
O anlatsın, ben dinleyeyim
Arada çalsın birde
Hatta hiç susmasın ki, ortamdaki dinginlik bozulmasın ..

 it's allright diyişini canlı duymalıyım, ya da

say what you say derken ki çaresizliğini,

So Sally can wait derken umutlanıp, aynı zamanda she knows it's too late diye gerçekleri kabullenişini 

 How many special people change ? diye isyanlara gelişini ..

Why're you scared? diye sormasını ve akabindeki cevabı;

 I'm not scared 
You'll never change
What's been and gone
özetleyişini ..

Onu canlı dinlemeden ölmemeliyim

11 Ekim 2011 Salı

Günün Enstanteneleri #5

 Şu sıralar aşırı derecede unutkanlıkla başım dertte sanırım

 Bugün blok yöneticimden odamın anahtarını kaybettiğimi sandığım için yedek anahtarı aldım. Akşam olduğunda, bu sefer de onu kaybettiğimi sandım. Meğer kendi anahtarım dolabımda asılı bir halde, yedek aldığım anahtarda kapının üzerinde öylece duruyormuş. Resmen odayı kilitleyip, yetmiyormuş gibi anahtarı üzerinde bırakıp gitmişim.  

 Şapşallık derecesinde unutkanlığın sebebi ne olabilir ?

Kitaplara para vermekten de aç gezicem neredeyse, orjinal bile olmamalarına rağmen.


Bir de burnumda tüten insanların resimlerini hala odama koymadığımı farkettim. Ama bunun sebebi unutkanlık değil, tamamıyla internet ortamının bulunması.

Ama şimdi odamın en güzel köşesindeler

Bu en güzel insanlar ..



10 Ekim 2011 Pazartesi

Deniz


Bu blog, eğer hayatımdan kayıtlar tutacaksa, bu ufaklığın da burada olmasını istedim
Tanıştırayım hemen, adı Deniz ..
Kendi deyimiyle daha 2 yaşını bitirdi.
Hakkında tek bildiğim yaşı, babasının Alman, annesinin Türk olduğu ve bu yaşında iki dili de çok iyi konuşabildiği ..

Bakmayın öyle durduğuna
Öyle zor bir anımda karşıma çıktı ki bu minik velet
 Cehennem olma olasılığı çok fazla olan 9 saati, cennete çevirdi.
Tabi bunun hayatımdaki önemini anlayabilicek tek kişi benim yine.

 Umarım ilerde bir gün tekrar karşılaşırız benim mucize arkadaşım 

Tarih : 23.07.2011

------------------------------

Ha, zor bir anımda karşıma çıktı demişken,

 "Bir de hayatımın abartısız en kötü dönemini atlatmamı  sağlayan,
koccaman bir  Serrose  gerçeği var"

Ben ona artık ablam diyorum.

Ama o, bundan ayrı yazılması gereken bambaşka bir konu ..

Kimseler bilmesin de isterim aslında, üf hiç paylaşımcı değilim herhalde bu konuda :)


Yine de gelecek postlarımdan biridir .
Ben arada anlatırım onu böyle :)

7 Ekim 2011 Cuma

Oasis Akşamı


Muhteşem Oasis akşamlarından biri ilan ettim bugünü
Başbaşayım her şarkıyla bu akşam
Her biri ayrı bir huzur bırakıyor
Şimdiyse, Sunday Morning Call çalıyor fonda
Ah.. Ne de Severim 


Günün Enstanteneleri # 4




Dün akşam stresli olan kafamı dağıtabilmenin huzuruyla uyuyup, sabah gözlerimi açıp aşağıya indiğimde, mektubun geldi! diye bağıran çılgın blok yöneticimle karşılaştım. Yazdıklarıyla günümün güzel geçme sebeplerinden biri oldu mektup arkadaşım, merdivenlerden çıkarken okuyup bitirdim anında.

Sevgili Ece'ye selamlarımı iletiyorum, en kısa zamanda yazacağım 


İkinci bir sebepse, anneden gelen koliyi açtığımda gördüklerim ! Sadece benim için yaptığı " Şeftali Reçeli", salça ve unuttuğum bazı ders notlarımı yollayacağını sanarken, yapacağını yapmış ve bu parası yeni azalan ama söyleyemeyen öğrenciye, gökten inmiş etkisi yaratan börekleri açmış, yollamış :)
Çekirdek bile var :)



Vee .. En az börekler kadar etki yaratan, İzmir'de 'nedense' bir türlü denk gelemediğim, benim efsane tadım olan biscolatayı yollaması beni benden aldı. Paketin içinde sadece10 tane var, ben azalmasın diye bir tane yiyebildim  :(

Günümü güzelleştiren güzel insanlara ayrı ayrı teşekkürlerimi iletiyorum, ve reçelimle başlayıp şimdi bu muhteşemleri yemeğe devam ediyorum :)

4 Ekim 2011 Salı

Yeniden Doğmak



" Çektiğim acılar gerçekten diri diri gömülsem çekeceklerimin aynısıydı. Korkunç, anlatılamayacak kadar iğrenç acılardı. 
Ama bana bir faydası oldu bu acıların. Bu aşırı uçları yaşayan ruhum acılardan tiksindi. İçimi bir sakinlik, bir huzur kapladı. Sık sık dışarı çıkmaya başladım. Canla başla spor yaptım. İçime doyasıya temiz hava çektim. Ölümden başka şeyler üstüne düşünmeye başladım. 


Kısaca yeni bir insan olarak insanca yaşamaya başladım.

Belki de bu hastalık korkumun sebebi değil, sonucuydu. "

Edgar Allan Poe - Diri Diri Gömülmek

Bütün bunları, ancak ve ancak sonuna kadar yaşamış bir insan yazabilir.
Yaşarken, ölümü iliklerine kadar hissedebilmiş, bunları kağıda dökebilmiş bir insan

Öleceğinden emin olduğu binlerce anın adına,
 ayakta durmaya çalışan bir insan.

Hayattaki hiçbir derdin, hiçbir şeyin önemli olmadığını hemen sonrasında anlayabilen biri, yazının devamında olduğu gibi.

Acılardan tiksinmek;
İncir çekirdeğini dolduramayacak nedenler için döktüğü gözyaşlarının anlamsız olduğunu anlamak ..

Kaldıramayacağını sandığı onlarca durum değersizdir artık gözünde.

Bunun sonucunda kendini de, tutunduğu insanları da serbest bırakır

Sadece yaşamaya çalışır
Artık tutunduğu şeyler bambaşkadır


Ve O; 
yeniden doğar

3 Ekim 2011 Pazartesi

Beni Alıntılar Anlatsın #1


Bunu ben de  beceremiyorum dostum Damon
 Hayatım boyunca da yapamayacağım tek şey sanırım.
Sadece öyleymiş gibi davranabillirim
Ah işte bunda çok iyiyim! 

Kapışırım bile

2 Ekim 2011 Pazar

İyi ki doğdun Duygu !

Bugün benim canım, hiperaktif arkadaşım Duygu'nun doğum günü münasebetiyle, hayatımın en eğlenceli günlerinden birini geçirdim diyebilirim ! Sanki 1 gün içerisinde bir hafta yaşamış gibiyim.


Günün sonunda çok yorgun düşsek de, her şeyiyle, çok çok güzel bir gün geçirdik.


Sabah, yani bizim için makul bir saat olan 10 buçukta kendimizi yola vurduk, YOL. Yanında yakın arkadaşlarınla birlikte çıktığın bir yolculuk, düşünsene ! Rotamız Foça. Dağları tepeleri aştık, yolda durup manzaralar izledik, yani yavaş yavaş ulaştık yerimize.
Vardığımızda denize karşı yaptığımız mükemmel kahvaltı (kiremitte köfte yesek de) dinlendirdi bizi :)


Dönüş yolculuğunda nereye gidiceğimize karar veremedik ve sonunda ortaya bir Lunapark fikri atıldı. Meğer herkesin içindeymiş de kimse dile getirmemiş :) Hemen İzmir Fuar'da bulunan Lunapark'a attık kendimizi, çocuk gibi de eğlendik, ama hala içimizdeki bütün enerjiyi atamadığımızı düşündük.


Ve sonrasında, şoförümüzün direktörlüğü doğrultusunda Park Bornova'daki Karting (Go Kart) alanına gittik. Hala bir şeyler yapmak için kalan son enerjimizi de orada tükettik. Acemilikten virajların yönünü bile değiştirebilmiş bir insanım ben evet !

Son olarak her doğum gününde yaptığımız ritüellerden biri olan Ev' imize gittik, biraz çetrefilli olsa da. Onlar söyledi, biz eşlik ettik her zaman ki gibi ..


Bütün günümüz bu aktiviteler üzerine dolu dolu geçerken, biz çok eğlendik. Gün bittiğinde 1 yılın stresini, ağırlığını üzerimizden attığımızı hissettik :)

En kötü günümüz böyle olsun 

  Mutlu Haftalar Efendim Herkeslere !
:)



               


1 Ekim 2011 Cumartesi

Herşey için ..

Şimdi sadece ;


"Olsun varsın 
pişman değilim 
biraz üzüldüm
hepsi bu .."


diyebiliyorum ..


Sanırım büyüyorum ve gün geçtikçe bunu daha iyi anlıyorum
Senelerin hatırına akıyor gözyaşlarım, kendiliğinden, böyle sakince ..
Çocukluğum geliyor aklıma bir de ..


Tebrikler gençler !


"Hatta gururlu, aferin kızım diyor.
Yaşadığın aşklara da, acılara da, bunlarla başediş yoluna da aferin! "
Serrose 




O değil de, çilekli süt ve biskrem de birlikte çok hoş oluyormuş, 
Hem elimdeki havlu peçete, bazen dökülen sütü silmeye de yarıyor, oh mis 

Keith'in Ruhu






Interviewer:  You just play by heart, you?
Keith:  Yeah…
Mick :   … And soul …
Keith:  Yeah, and soul baby…  my soul.